Bu eylemlerden bazılarının insanlığa karşı suç teşkil ettiğine dair yeterli kanıt bulunmaktadır.
Hindistan 15 Ağustos'ta bağımsızlığının 75. yıldönümünü kutlarken, kurucu babası Mohandas Gandhi'nin öngördüğü eşit toplumdan çok uzakta.
Bharatiya Janata Partisi (BJP) hükümetinin, herhangi bir demokraside görülen en bariz Müslüman karşıtı ayrımcılıklardan bazılarını teşvik ettiğine dair kanıtlar artıyor.
Güvenilir raporlar 200 milyon Müslüman'ın ve dinlerinin, ülkede sayıları giderek artan planlı ve hedefli tehditlere, saldırılara, cinsel şiddete ve cinayetlere maruz kaldığını göstermektedir. Hindistan'ın en büyük azınlığının insan haklarının korunmasındaki ciddi kötüleşmeye rağmen, uluslararası Müslüman toplumunun Hindistan’daki zulümlere şu ana kadarki tepkisi sessizliği ile dikkat çekmektedir ve bu durum değişmelidir.
Kuzeydeki Uttarakhand eyaletinde, iktidardaki BJP partisinin müttefiki Hindu dini liderler geçtiğimiz günlerde Müslümanlara karşı bir "temizlik harekâtı" çağrısında bulundu. Akhil Bharat Hindu Mahasabha'nın ulusal başkanı Sadhvi Annapurna, Hindistan’daki Müslümanların tamamen yok edilmesi çağrısında bulunarak şunları söyledi: "Eğer onları ortadan kaldırmak istiyorsanız onları öldürmeye hazır olun. Sadece yüzümüz asker olur ve her birimiz 20 lakh (2 milyon) öldürürsek zafer kazanmış oluruz."
Bir başka lider Hinduları "Müslüman kadınlara tecavüz etmeye ve onları hamile bırakmaya" çağırdı. Bu yorumlar gizlice ifade edilmek bir yana, geniş kitleler önünde yapılmış ve bütün medya platformlarında geniş bir şekilde yayınlanmıştır.
Ne yazık ki bu olaylar sadece birkaç "uç unsurun" davranışı değildir. Fakat daha ziyade tüm kurumlara sirayet eden ve ayrımcı mevzuat olarak ifade edilen önyargıların ürünü gibi görünüyorlar.
Müslümanlara yönelik ciddi insan hakları ihlallerinin- cinayet, işkence, cinsel şiddet, yasadışı hapis ve zulüm- Müslümanların haklarını bastırmaya yönelik devlet politikasıyla paralel bir şekilde sistematik olarak meydana geldiğini gösteren inandırıcı kanıtlar vardır.
Bazı eylemler insanlığa karşı suç teşkil edebilir. Bundan dolayı uluslararası Müslüman toplumunun harekete geçmesinin ve bağımsız bir soruşturma başlatılmasının tam zamanıdır.
Mağdurlar için adli tazminatın olmaması ve özellikle Müslüman dünyasından uluslararası tepkinin gelmemesi durumu daha da kötüleştirmektedir. Uzmanlar, Hindistan'da Müslümanların ve İslam'ın zulüm gören bir azınlık haline gelmesinden ve yetkililerin ciddi ve yaygın kötü muamele iddialarını yeterince dikkate almamasından endişe etmektedirler.
Şiddet eşitlikçi bir hesap verebilirlik çerçevesinin olmaması nedeniyle daha da artıyor.
Mağdur Müslümanların protesto için kışkırtıldığı, daha sonra protestocuların darp edildiği ve faillerin nadiren cezalandırıldığı bir model ortaya çıkıyor gibi.
Bu yıpratıcı atmosfer bir an önce sona ermelidir. Bu konuların Birleşmiş Milletler ve özellikle de İslam dünyası tarafından ele alınmasının tam zamanıdır.
Uluslararası uzmanlar harekete geçmek gereğinden çok daha fazla kanıt sundular.
Sorumluluk Reddi: Burada ifade edilen görüşler orijinal yazarlara aittir ve 12ummah.com'un yönetimi, komitesi, bağışçıları veya diğer ortakları tarafından temsil edilmesi, yansıtılması ya da onaylanması gerekmemektedir.
Kaynak: The Diplomat